HAKARET |



AKP genel başkanı Erdoğan’ı kastederek ‘al seçim senin olsun iblis’ diyen bir kişi, cumhurbaşkanına hakaret suçundan mahkemelik olmuş. Ankara’da görülen duruşmanın hâkimi, bu sanıkla ilgili ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçundan değil; sadece ‘hakaret’ suçundan ceza vermiş.
Eline meşale alarak cadı avı yapan Ortaçağ Avrupa köylüsü gibi kan isteyen kalabalıklar bu karara isyan ediyor. Onlara göre, sayın cumhurbaşkanımıza hakaret edenler ve mümkünse, kendisini yeterince sevmeyen herkes kazığa geçirilmeli.
Diğer tarafta, bu kararın emsal kabul edilmesini uman halk kitlesi, kuru ekmekle karnını doyuran garibanların tok uykusu gibi, geleceğe dair neşeli rüyalar görmeye devam ediyor.
Özellikle ‘darbeci’ deyince tüyleri diken diken olan ve her türlü muhaliften bir darbeci çıkarmaya alışık yığın için anlatacağım. Bu cumhurbaşkanına hakaret suçunu, 27 Mayıs 1960 darbesinin darbecisi Cemal Gürsel icat etti.
1961 yılında Cemal Gürsel’in imzasıyla yürürlüğe giren kanuna göre;
1- Cumhurbaşkanının yüzüne karşı sövmek, en az 3 yıl hapis,
2- Gıyabında sövmek 1 yıldan 3 yıla kadar hapis,
3- Basın-yayın yoluyla sövmek, cezanın yarı oranına kadar artırma cezalarına tabi oldu.
2005 yılında ‘Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar’ diye bir kanun çıkardılar. Cumhurbaşkanına hakaret konusu daha büyük bir suç haline geldi.
1- Cumhurbaşkanına hakaret 1 yıldan 4 yıla kadar hapis.
2- Alenen işlenirse 1/6 oranında artırma.
Darbeci Cemal Gürsel’in icadı olan bu suçtan, darbeci Kenan Evren devrinde 340 kişi yargılandı. 1986’dan 2017 yılına kadar yaklaşık 14 bin kişi bu suçlamayla adliyelik oldu.
Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığının sadece ilk 4 yılında 17 bin 406 kişi, bu suçtan yargılandı.
2017 yılına kadar bu suçtan mahkûm olan sayısı 3.607
Sadece 2018’de bu suçtan mahkûm olan sayısı 6.069.

Geçen yıl ve bu yıl ne kadar yurttaş bu suçtan mahkemelik olmuştur bilmiyorum; fakat aynı suçtan yargılanıp beraat etmiş olduğum için şahit olduğum bir manzarayı anlatmak istiyorum:
Geçmiş yıllarda, bir mahkemenin kapısındaki listeye baktığımızda, birçok farklı suçtan görülen davalar arasında birer ikişer tane ‘cumhurbaşkanına hakaret’ davası görürdük. Bu suçun sanığı olarak en son gittiğimde, adliyede iki duruşma salonunun sadece bu suçtan gelenlere tahsis edildiğini gördüm. Davaları açan avukatların duruşmaya gelmeye bile tenezzül etmediği mahkemeler, mezbaha gibi çalışıyor. Sırası gelen giriyor. Artık konusunda uzman olmuş hakimler seri şekilde vatandaşın işini görüyor.
Cemal Gürsel devrinde ‘sövme’ olarak kanun haline gelen mesele, günümüzde ‘hakaret’ şeklini alarak çağdaşlaşmış.
Benim hakaretim ‘ne üniformalar gördük içinde asker yok, ne askerler gördük üstünde üniforma yok’ demekti. Sayın cumhurbaşkanının asker olmadığını söylemek gibi bir densizliğin cezası, cadı avlayan Ortaçağ Avrupa köylülerine göre yakılarak öldürülmektir muhakkak; fakat alışık olmadığım bir şekilde beraat ettim. Kusura bakmasınlar.
Önceki yıl, terörden tutuklu bulunan bir yığın avukata hakaret ettiğim aldığım cezalara saysınlar.
Şuraya geleceğim:
Hakaret, kanunlarımıza göre tek başına bir suçtur. Yani, bir yurttaşın başka bir yurttaşa hakaret etmesi zaten suçtur.
Her türlü hakaret, her türlü kişiye karşı suçken, ‘cumhurbaşkanına hakaret’ diye ayrı bir suç uydurmak, mahkemeleri taraflı olmaya zorlamak için cumhurbaşkanlığı makamını kullanmak değil midir? Her yurttaşın saygılı olmasını beklediğimiz makama, o makamda oturan da saygılı olmalı değil mi?
Ben, mahkeme kararıyla terörist olduğu belgelenmiş teröristlere hakaret ettiğim için ceza alıyorsam, o mahkemenin uygun gördüğü tazminatı cezaevindeki teröriste göndermediğim için tekrar mahkemelik olmuşsam, devletimiz ‘hakaret’ konusunda teröristi bile haklı görebiliyorsa, koskoca cumhurbaşkanının hukukunu korumak için, ayrıca bir kanuna ne sebeple ihtiyaç oluyor?
Darbecilere bu kadar düşman, demokrasi demekten dili yorulmuş mevcut iktidarın, Cemal Gürsel’in icad ettiği bir kanuna bu derece sarılmasının sebeb-i hikmeti nedir? Kenan Evren’in bile 340 kişiyi yargıladığı bir suçtan, sayın AKP genel başkanının onbinlerce kişiyi sanık, binlerce kişiyi mahkûm ettirmesi ne demektir?
Onlardan bile çok küfür yediğini anlamamız mı gerekiyor?
Öyle değilse nedir?
Geçelim!
Türkiye’nin makus talihi budur.
Cevabını bildiğimiz soruları, cezasını bildiğimiz suçlara bulaşmadan sormaya çalışıyoruz.
Türkiye’de, önce bu garabet son bulmalı, sonra da siyasetçilerin birbirlerine dava açması yasak edilmelidir.
Geçtiğimiz günlerde, muhalifleri için onlarca küfür ve hakaretle konuşan cumhurbaşkanına, aynı gün içinde onlarca küfür ve hakaretle cevap verildi. Kanuni bir zorunluluk olarak kötü örnek teşkil eder diye yayınlarında sigarayı bile sansürleyen televizyon kanalları, bu karşılıklı küfür ve hakaretleri saatlerce yayınladı. Aynı gün, bu küfür dövüşünün tarafı olan partiler TBMM’de birbirlerine ölümüne hücum etti. Sadece biz değil; bütün dünya bu rezaleti izledi.
Bu kavgadan sonra iktidar partisi vekillerinin açıklamalarını dinledim; bu derece basitlik, seviyesizlik, bayağılık, çingene kavgasında bile görülmez.
Makamı koz olarak kullanan böyle kanunlar yok edilmelidir. Siyaset yapanların birbirlerine dava açması men edilmelidir. Adliyeler, vatandaşın adalet talebine mi hizmet edecek; siyasetçilerin hesaplaşmasına mı aracılık edecek?  Bayağılık yapana, ağzını bozana vatandaş cezasını versin. Siyasetten silsin. Arkasına adliyeyi alamayan siyasetçi de küfür yemek istemiyorsa, küfür etmesin kardeşim.
En başta da parti faaliyetinde yaptığı konuşmadan, parti başkanı sıfatıyla yaptığı icraattan dolayı hakaret ya da küfür yiyen, hatta her türlü eleştiriyi küfür kabul eden siyasetçi, devletin makamını kendine kalkan etmesin. Gitsin hukukunu siyasi kimliğiyle arasın.
Kanallar, gazeteler, aydınlar, akademisyenler ve bütün yurttaşlar, bu bayağı siyaset dilini, ucuz üslubu cezalandırmayı öğrensin artık.
Son olarak şunu söylemezsem eksik kalacak:
‘Cumhurbaşkanına hakaret suçu’ diye tarif ettiğimiz suçun yazılı olduğu kanunun adı nedir?
‘Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar’
Bir yurttaşın cumhurbaşkanına sövmesi suçtur; evet.
Öyle bir suç, devletimizin saygınlığından ne götürür bilmem ama bir cumhurbaşkanının, bütün yurt ve dünya basınına malzeme olacak şekilde ağzını doldura doldura küfretmesi, muhalifinin aynı cümlelerle cevap vermesi, mecliste toplanan yüzlerce vekilin tekme tokat kavga etmesi, devletimizin saygınlığına karşı ‘bence’ daha büyük bir zarardır.
Sevgiler…
09/03/2020
Caner KARA

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SİNAN

ERDOĞAN'A AÇIK MEKTUP

İlk Kan: Ali Balseven